2009 - 2010 sezonu geldi çattı, ben de bu postla blog sezonunu açmış oluyorum. Daha dün 2000 iken ne ara 2010 geldi sorusu bir yana, bir de başımıza yeni bir nostalji etkisi yaratma sıkıntısı çıktı. Aah 80'ler, aah 70'ler demek falan kolayken, şimdi 2010'a giriyoruz da aaah 00'lar nası diyeceğiz onu merak ediyorum.
Bir sene ara verip döndüğümüz Şampiyonlar Ligi ile ilgili yazayım dedim ilk yazımı. Genelde Şampiyonlar Ligi denince Türk takımlarının etrafını bir huzursuzluk sarsa da, bir iki şey hatırlatayım.
ŞL'de son maçımızı Porto'ya Porto'da 2-0 kaybetmiştik. Grubumuzda, Liverpool, Porto ve Marsilya vardı. Evimizde Porto harici takımları yenmiştik, son maçta alacağımız galibiyetle 2. tura bile çıkma şansımız vardı (bu son maçta 2. tur şansını kaybettiğimiz 2. sefer oluyordu / Almanya'da oynamaya zorlandığımız 2003'teki Chelsea maçıyla birlikte).
Çok fazla sene geçmediği göz önüne alınırsa, o kadroyla 4. torbadan girip aldığımız 6 puanın üstüne koyabilir miyiz sorusunu kadroları ortaya koyup karşılaştırarak az çok cevaplandırabiliriz diyorum. Gelin o kaybetttiğimiz Porto maçının kadrosuna bakalım:
Rüştü - Tandoğan, Toraman, Mercimek, Üzülmez - Cisse, Tello, Delgado, Serdar Özkan, Burak - Bobo (Yedekler: Hakan - Koray, Sedef, Kaş, Kurtuluş - Higuain, Akın)
Hoop! UEFA bu kadroya ŞL maçına çıkmaya nasıl izin verdi lan? El insaf, bu kadroyla 6 puan almamız bile acayip bir şey değil mi? Bugün maltoz Burak, keko Tandoğan, ne bir lokma ekmek ne bir kızı sevmek seviyoruz seni Baki Mercimek, değil ilk 11, yedek olabilirler mi Beşiktaş'ta?
Bu kadrodan gidenlerden bir tane bile üzüldüğümüz yokken, üstün Alman teknolojisi Fabian Ernst, Filip, Sivok, Ekrem, Nihat gibi tiplerin eklenmiş olması her şeyi değiştiriyor. O zaman Ertuğrul'un dışladığı Nobre, şu anda pek tanımasak da yeni Alman domuzu Fink, G.Antep'li yeni deli sol bek İsmail, halı saha Yusuf, Erkilet güzeli Uğur da 18de yer bulacak isimler.
Ve en büyük artı, anneannelerimizin kupa törenlerini geri getirmekten başka iyi bir halt yediğini görmediğim Platini'nin getirdiği sikko ötesi ŞL sistemi sayesinde, bu sene 3. torbada yer alacak olmamız.
Mustafa Denizli (şampiyon yap bizi) olmasam da, futbolculara ilk hedefi gösteriyorum: 4. torbadan gelecek takımı içerde dışarda yenmek. O 6 puanı cebine koyacaksın, UEFA'yı garantileyip, ŞL'de üst turu, büyük takımları İnönü'de yenme yeteneğine bırakacaksın. 4. torbadaki takımlar, muhtemelen şunlar: Kopenhag, Slavia, Levski, Partizan, Wolfsburg, Standard, Rubin, Unirea. Wolfsburg ve Rubin hariç hepsini içerde dışarda rahat yenecek gücümüz var. Olay o gücü gerçeğe dökmekte. Wolfsburg ya da Rubin gelirse, onlar diğer takımların da canını yakacağından onları İnönü'de yenmek yeter zaten.
Türkiye ligine dönersek, sikmişim Türkiye ligini. Daum ilk yarı bitmeden istifa eder, Fenerbahçe'de olağanüstü kongre olur. Rijkaard sezon sonunu göremez, Cevat Güler'i de yolladılar, Arif Erdem GS hocası, Vahap Beyaz yardımcısı olur. Broos şampiyonluğa oynar, 3 hafta yenilir lazlar bunu kovar. Sivas'a ŞL 3. öneleme turunda Celtic çıkar, Celtic'te Artur Boruc, Sivas'ta herkes oruç olduğundan elenirler. Yönetim sıkıntısı yaşamazsak şampiyon oluruz yine.
Postun başlığına dönersek:
Haydi kartallarım!
(Resmi kendim yaptım, ŞL logosu UEFA'dan, kartal AE outfitters'tan alma)
5 yorum:
"...Arif Erdem GS hocası, Vahap Beyaz yardımcısı olur...Celtic'te Artur Boruc, Sivas'ta herkes oruç olduğundan elenirler."
Oy oy oy... İşte budur ahahahah
haha nefis olmus, kadromuz ne sikkoymus lan hakkaten, hic farkinda degildim. simdi onu gorunce icim bi umut doldu lan. bi de yanlis hatirlamiyorsam porto macinda galibiyette kesin 2. tura cikiyorduk, yani kazansak kesin 2. turdaydik, beraberlikte uefa'ya bile gidemiyorduk.
cok salak bi rutinimiz var, nerdeyse hic sektirmiyoruz:
1) grubun sikko takimini icerde yen: goteborg, sparta, marsilya (2. senemizdeki hayvan grupta sikko takim olmadigindan leeds'den ancak beraberlik alabilmisiz)
2) grubun yildizlarindan birini icerde yen, avrupayi sok et, taraftarlarina yillarca hatirlayacak numune bir tane mac ver: psg, barcelona, chelsea (disardaydi), liverpool
3) domal. bildigin domal yani, sadece lazio'dan deplasmanda 1 puan alabilmisiz ki nasil yaptik bilemiyorum. icerde tabi ki birsey yapamamistik cunku ben mactaydim. (bu noktada bu sene kombine alip en azindan cl maclarinin hepsine gitmeyi hedefledigimi hatirlatirim, fazla heveslenmeyin yani)
bu sebepten tuncay'in gosterdigi hedef o kadar dogru ki, leeds'i atiyorum, evimizde yendigimiz o kelek takimlari (ki sparta gruptan cikmisti o sene) disarda da yensek bakin neler oluyor:
bayern 12, psg 12, bjk 9, goteborg 3 >> bi bok olmadi ama ilk kez katildigimiz cl icin son derece prestijli ve ilerisi icin hedef buyutturecek bir sonuc
chelsea 13, bjk 10, sparta 5, lazio 5 >> sparta lazio ikili averajina bakamadim simdi, ama cillop gibi tur atladik hatta son haftaya turu garantilemis ve chelsea ile ayni puanda, liderlik icin girdik. ah ulan ah lucescu...
porto 11, liverpool 10, bjk 9, marsilya 4 >> sadece uefa'ya gittik belki ama hem o da iyidir, hem de marsilya maci ilk macti, olaylar daha farkli gelisebilirdi. ayrica son haftaya girilirken puan durumu bjk 9, porto 8, liverpool 7, marsilya 4 olacakti, bambaska bir motivasyon olabilirdi. gerci son haftaya lider girip 3. cikmak tam tanidigimiz besiktas'in yapacagi birsey ama caktirmayin :))
nostalji yapmak icin o seneki grup linklerini de vereyim de kasmayin bulmak icin. (p.s. ilk senemizde cok daha zor bir grupta gs'den daha iyi puan yaptigimiza dikkat cekerim. ama iste 10 yildan fazla gecti, biz ustune bir tugla koymadik, adamlar aldi yurudu).
http://www.uefa.com/competitions/ucl/history/season=1997/round=1141/group=903.html
http://www.uefa.com/competitions/ucl/history/season=2000/round=1481/group=1257.html
http://www.uefa.com/competitions/ucl/history/season=2003/round=1712/group=1637.html
http://www.uefa.com/competitions/ucl/history/season=2008/round=15105/group=700480.html
porto maçındaki durum doğrudur.
mevzubahis lazio maçı gruptaki sondan ikinci maçtı, sergen düşürülmüş, pancu penaltıyı gole çevirmişti. son 10 dk'da roberto muzzi acayip vole rövaşata karışımı bi gol atmış 1-1 bitmişti.
eğer o maç 1-0 bitseydi, son maça kalmadan gruptan çıkmayı garantileyecektik ki, real madrid'e falan nasip olan bişi.
sonrası malum, 93. dk. peruzzi'nin boşa çıkması, ybf'de kulakları sağır eden sessizlik...
Olimpico'da Lazio'ya kök söktürdüğümüz o maçta 1-0 öndeyken Muzzi'nin golünden önce İlhan Mansız'ın kaçırdığı bir pozisyon vardı ki... 2-0 olurdu, ondan sonra Lazio kendine gelemezdi. Hala unutamamam.
YBF'yi ise unutamıyorum. Bununla ilgili bir şeyler yazacağım.
gençler elinize sağlık, kendi blogumuzu okuyoruz len ne güzel bi his, çok da güzel yazılar yorumlar çıkmış..tuncay ise Feyyaz'ın reankarne olmuş hali gibi:=)
Yorum Gönder