17 Ağustos 2012 Cuma

Vira Bismillah!






























Öncelikle; malum Havutçu ve Adalı meselesinin üzerimize serdiği ölü toprağından hala kurtulamadığımızı ve birçok arkadaşımızın sevgili Beşiktaşımızdan elini eteğini çektiğini görmenin verdiği üzüntüyü belirtmek istiyorum. Kabuslarla dolu geçen 8 senenin ardından ileriye umutla bakma şansını bulabileceğimiz bu sezonda bile yine bir burukluk ve tatsızlık var. Bu yazıda bunların hiç birine girmek istemiyorum çünkü söylemek istediğim çok şey var ve bunları yazarken bile üzüleceğimi biliyorum. Aynı zamanda uzun yazılarıma gelen şikayetleri de değerlendirip o işi ileriki bir tarihe ertelemek istiyorum (merakla beklenen "denetim raporu"nun açıklanacağı Eylül ayına).

Evet; bu yazıda Demirören, Havutçu, Adalı, Enkaz, Feda, Vefa, Quaresma kelimelerine yer yok! Bu yazı kalbi hala BeşiktAŞK ile dolu bendenizin en son 8 sene önce yaşadığı sezon açılışı heyecanını yeniden tatması şerefine geliyor! 

Büyük bir sürpriz olmazsa 2012-2013 sezonu için kadromuz şekillendi ve her ne kadar kabullenmesek de takım Samet Hoca ile hazırlıklarını tamamladı. Samet Aybaba ve ekibi Roland Koch'u göndererek ve yerine muadil bir kişiyi koymayarak büyük hata ile başladılar sezona. Sonrasında ard arda gelen transfer hamleleri ve kamplarda çok düşük kalibreli takımlarla yapılan hazırlık maçları ile gündemler değişti. 

Transferler üzerine söylenecek çok söz var ve bunlar doğru yanlış defalarca farklı mecralarda dile getirildi;

- Avrupa'da yer almayacağın, Cenk ve Beşiktaş için tamam mı devam mı senesinde yabancı bir kaleci gerekli mi?
- Avrupa'da yer almayan ve maddi darboğazda olan; Sivok-Toraman-Ersan-Atınç-Berat beşlisine sahip ve gençleşme politikası güden takım Escude'yi alır mı?
- Bütün hücum planı Fernandes üzerinden şekilleneceği bariz olan takımda onun alternatifi için transfer yapılmalı mıydı?
- Ücretinde yapılan indirime rağmen hala görece yüksek maaşlı, ana hücum planında yer bulamayacak Holosko'nun takımda kalması doğru mu?

Bu soruların benim nezdimdeki cevapları çok net, sizler de defalarca aklınızdan geçirdiniz eminim ve burada bunları irdeleyecek değilim. Sadece bu noktaların ileride dönüp bakmamız açısında bu yazıda yer almasını istiyorum.

Şimdi yavaş yavaş gelelim asıl meselemize; mevcut kadro yapısının bu pazar oynayacağımız belalı İBB maçıyla başlayan sezonda nasıl kullanılacağı. Bu tartışmayı yaparken 3 adet şablon kullanıyorum. İlk iki diziliş, hazırlık döneminde Samet Hoca'nın kafasındaki senaryolar. Son diziliş ise benim doğrularıma göre sahaya sürmemiz gereken ideal 11. Hazırlık döneminde tamamını izlediğim iki maçımız var ki bunlar da şu ana kadar oynadığımız en ciddi iki ekip; Man.City ve Kayserispor. Bu maçlardaki hava ve medyadan takip ettiğim Samet Hoca icraatları neticesinde iki alternatif üzerinde duruluyor gibi geliyor bana.




İlk şablonda gördüğünüz dizilişte büyük sıkıntılar var ama bence en büyüğü Toraman'ın daha önce defalarca denenip her seferinde de olumsuzluğu ispatlanan pozisyonu. Samet Hoca kendisinin defansif meziyetlerinden orada faydalanmak isteyecek. Bunun sebepleri net; Sivok-Escude ikilisine daha çok güveniyor ve Fernandes'i hücumun en kritik oyuncusu olarak görüyor. Dizilişteki diğer sıkıntılar Uğur Boral'ın sol bek performansı ve Veli'nin yerlerde sürünen ofansif katkısı.




İkinci şablon belki de ilkinden de riskli, burada yine Toraman'ın beceremediği bir pozisyon neticesinde iyi olduğu pozisyondan kaydırılmış bir oyuncu görüyoruz: Hilbert. Zamanında Stuttgart'ta ve geçen sezon Beşiktaş'ta bu adamın en verimli yerinin sağ bek olduğunu biliyoruz. Üstteki pozisyonunda başarılı olacak kadar ofansif meziyeti olmayan bu arkadaşımız, disiplinli savunma anlayışı ve bek ortalamasında ofansif katkısı ile bize uzun zamandır izlemediğimiz sağ bek katkısını bahşetmişti. Pişmiş aşa su katmanın manası yok! Buradaki diğer sıkıntılar yine Uğur Boral'ın pozisyonu ve takımın beyni konumundaki Veli'nin kapasitesi. Baskı altında topu ne kadar iyi kullandığını hepimiz biliyoruz!

Benim izlenimlerim Samet Hoca'nın kafasında yukarıdaki şablonlar doğrultusunda planlar olduğu. Bu iki sorunlu sistemin merkezinde ise Toraman'a yer bulma çabasının yattığını görüyoruz. Aslen stoper olan ve defalarca başka mevkiide oynayamadığını ifade eden bu arkadaşa ilk 11'de yer bulma adına diziliş katliamı yapabilir Samet Hoca. Uğur Boral ve Veli'ye yüklenen aşırı anlamlar da yine bizi sıkıntıya sokacak diğer unsurlar.




Bu son şablonda ise benim önerimi görüyoruz: Sol Bekte sürpriz isim Emre Özkan. Uğur Boral gibi devşirme değil, gerçek bir sol bek. Ofansif olarak yeterli değil kabul ama 2009/2010 sezonunda TFF 1.lig'de Orduspor ile 27 maça çıkan, geçen sezon da 18 maç ile yeteri kadar Süper Lig tecrübesi edinen bu çocuğa şans vermenin tam sırası. Boyu 1.82 ve fiziği genel anlamda İsmail'den daha iyi.

Uğur Boral'ı ise Emre'nin önünde kullanmak daha akıllıca geliyor bana. Eski formundan performanslar sergilerse delici kanat oyuncusu olarak sol tarafta katkısı büyük olur.

Sağda Hilbert ve Olcay ikilisi belki de en dengeli birliktelik olacak. Olcay hiç bir şeyi harika yapamayan ama her şeyden biraz becerebilen bir adam ve hazırlık maçlarında en çok öne çıkan isimlerden. Hilbert ile uyumu şimdiden yakaladı ve hem ofansif hem defansif katkı verebilecek bir isim.

Gelelim dananın kuyruğunun kopacağı noktaya; merkeze. Takımın en iyi oyuncusuna en zor görevi vermek zorundayız. Fernandes; futbolu bilen iki stoperden alacağı toplarla oyunu kurabilecek, baskı altına sorumluluk alabilen ve sürpriz driplingler ile rakibi delebilen yegane isim. Onun yeriyle oynamak büyük risk. 

Risk demişken belki de en büyük sürpriz Oğuzhan Özyakup'a gelelim. Arsenal sempatizanı olduğumdan kelli zamanında bir kaç rezerv lig maçı izlemişliğim var hatta bir tanesi Chelsea'ye karşı oynadıklarıydı. O zamandan beri beğendiğim Oğuzhan hazırlık döneminde beklenilenden üstün bir performans sundu. Aslında çocuk tam bir Fernandes olabilir ve ideal yeri de orası. Akıllı, temiz oynuyor, sakin ve baskı altında bir kaç hamle önceden kurguladığı plana göre top dağıtıyor. Özellikle kornerleri çok etkili kullabiliyor. Arsenal'de onlarca Fasbregas adayından biriydi ama olmadı ve şu an burada. Bence bu riske edilebilecek sezonda geleceğe dair en büyük kazanç bu çocuk olabilir ve kesinlikle Muhammet Demirci'den daha çok şans bulmalı.

İlk maçtan sonra Samet Hoca'nın planlarını görüp tekrar yazmak istiyorum ve şimdilik burada yazıyı noktalıyorum. Başarılar Beşiktaş!