21 Haziran 2011 Salı

Beşiktaşın Çocuğu...






























Bobo, dün twitter üzerinden türkçe yayımladığı aşağıdaki mesajlarla bizlere veda etti. Peki biz ona nasıl veda edeceğiz? Cordoba'ya ettiğimiz gibi mi? (http://subjk.blogspot.com/2010/07/huzun.html)

bütün beşiktaş taraftarına , bana bugüne kadar verdikleri destekten ötürü teşekkür ediyorum.
bu büyük klüpte beraber kazandıgımız bütün başarıları hiç bir zaman unutmayacağim.
beşiktaş taraftarı bana bu takimi sevmeyi ögretti ve bundan sonraki hayatıma çok iyi bir beşiktaş taraftarı olarak devam edeceğim.
bana gösterdikleri ilgiden dolayı bütün yönetim kuruluna teşekkür ederim.
tayfur hocama ve bütün takım arkadaşlarıma önümüzdeki sezon için başarilar dilerim. belki bir gün görüşmek üzere.

bobo ve ailesi

13 Haziran 2011 Pazartesi

BJK 2011-2012 Orta Sahası






















Büyük umutlarla başlayıp hüsranla sonuçlanan sezonun ardından beklemediğim bir enerji ile başladı Beşiktaş transfer operasyonuna. Öncelikle yönetim risk alıp Tayfur Hocayla sözleşme yeniledi ve bana göre bunu çok çabuk yaparak en azından biçimsel olarak doğru yaptı. (Tayfur'un Beşiktaş'ın başına geçirilme süreci ise kupa finali ve sonucu ekseninde ayrıca değerlendirilmesi gereken uzun bir mevzu)

Oyuncu transferleri ise benim beklemediğim bir biçimde çok hızlı yapıldı ve hala da devam ediyor. Burada komitenin geçen sezon sıkıntısını çektiğimiz ve artık bir fenomen haline gelen "yerli kalitesi" konusuna odaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yabancı oyuncu kalitesinden memnun olan yönetim (ki defansif olarak bence yanılıyorlar), Türkiye ligi için elzem olan 5 yerli oyuncu konusunda Fenerbahçe ve Trabzon örneklerini de gözeterek büyük bir atılım içine girdi ve bir dizi türk statüsünde oynayacak oyuncu aldı. Bu oyuncuların yerli kalitesini mi yoksa yerli sayısını mı! arttıracaklarını ve ne denli katkı sağlayacaklarını tartışmak için biraz erken. Bu meseleye de transfer sezonunun sona ermesi ve oyuncuları Beşiktaş formasıyla en azından bir kaç kez hazırlık maçlarında izledikten sonra değinmeyi düşünüyorum zira Mustafa Pektemek ve Egemen dışındaki transferler için rahmetli Veday Okyar'ın sözü aklıma geliyor: "et mi balık mı anlamadım!"

Gelelim yazının asıl konusuna ve üstteki iğrenç paint terk çalışmamın aktörlerine. Uğur Meleke'nin yazının sonunda bağlantısını* bulacağınız, geride kalan sezon analizinde çok önemli bir tespiti var. Kendisi der ki: "Beşiktaş için sezonun anahtar sayısı: 594 top çalma
Demirören’in pahalı transfer politikası ve bol general tercihi, Beşiktaş’ı bir anlamda asiller takımına çevirdi. Sahadaki asker sayısı birin altına düşünce(!), siyah-beyazlılar ligin en az top çalan (594), en fazla top kaybeden (773) takımı oldular."

Bu rakamların birden fazla sebebi var. Schuster ile oynanmaya çalışılan oyunun sezonun ilk yarısındaki oyuncu kadromuzun kalitesinin çok üstünde bir oyuncu grubu gerektirmesi ve bizim buna sahada cevap veremememiz belki de en büyük etken zira takımın sürekli topu ayağında bulundurup rakip sahada baskı ile sürekli hücum düşünmesi ve bunun uygulanamaması sonucu ciddi top kayıpları yapıldı. Ancak, bu top kayıplarında ben bir ölçüde orta saha oyuncu tercihi ve Guti'nin giderek kötüleşen performansının da payı olduğunu düşünüyorum. Kendisini tartışmam, takıma katıldığı anda yaşadığım mutluluğu tarif edemem ve onu burada canlı görmekten dolayı yaşadığım gururu yadsıyamam fakat sezonun sonundaki inanılmaz fiziki düşüşü ve konsantrasyon kaybını göz önüne alında 2011-2012 kadrosu şayet 4-3-3 / 4-5-1 varyasyonu ile devam edecekse kendisinin kulübede oturup maçların son yarım saatinde çilingir hesabı devreye girmesinin çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

Evet: önümüzdeki sezon için üstteki top çalma / kaybetme istatistiklerini de göz önünde bulundurursak benim ortasaha adayım NEF yani Necip-Ernst-Fernandes! Bu üçlünün fizik kondisyon durumu oyun planımızı yürütmek için yeterli. Teknik kapasitelerinin tabii ki daha iyi olması lazım ama Ernst ve Fernandes iyi günlerinde olurlarsa Q7 ve Simao ile güzel işler çıkarabilirler. Geçen sezon 24 maç oynama şansı bulan (ki kendi gelişimi için Türkiye gerçekleri dahilinde muazzam bir rakam) Necibin aynı ivme ile devam edeceğini varsayarsak onun da katkısı olumlu olacaktır ofansif açıdan.Bu üçlünün defansif olarak dörtlü savunma bloğuna yeterli katkıyı sağlayacaklarından ise şüphem yok.

Burada bizi bekleyen tehlikeler şu aşamada Fernandes'in hala çözülemeyen transfer hikayesi (Fernandes'in ispanyol basınına yaptığı son açıklamalara göre olay hala çözülemedi) ve Guti'nin bu durumu ne derece sorun edip Tayfur'a ve camiaya yansıtacağı.

Bunları bekleyip göreceğiz. Şu aşamada gelecek sezonun hepimiz için iyi geçmesini ummaktan başka yapacak bir şey yok ve umarız bu sezon her şey yolunda gider..