14 Ekim 2009 Çarşamba

Kimliğiniz


Sizin logonuz bu değil mi? Hani hep iddia ettiğiniz gibi anarşistsiniz, isyankarsınız. Mevzuda geri vitese takmazsınız.

Ama "abiler" vardır hep onlara biat edilir, çünkü onlar "Kapalı"yı ne kavgalarla kazanmışlardır. Biat ve anarşizm... Epey deneysel...

Mehmet Yıldız, 30 metreden kafa golü atar. Yönetim bütün stat tarafından istifaya davet edilir, bir tek sizler sesinizi çıkarmazsınız. Geçmişte hata yaptığınızdan dem vurur, "Sabote etmeyelim." dersiniz. Evet Beşiktaş her anlamda batıyordur ve batırılıyordur. Siz de bunu sabote etmek istemezsiniz. Mafya ile ilişkileri meydanda birisi menajer yapılır, ilk tepki pankartını cebren indirirsiniz ve gider mafyadan özür dilersiniz. Demagoji aynıdır, "Destek"tir, "Abiler"dir, "Yapmayalım sabote etmeyelim"dir. Nasıl olsa her şey mübahtır değil mi?

Kırmızı-siyahlı çapulcular tribünü terörize eder, protestocular dövülür ama sizden tek söz duyulmaz. Arada siz de dayak yemişsinizdir ama nedense bu skandalı protesto etme için hiçbir bildiri yayınlamazsınız, sizden hiçbir hareket gelmemiştir. Susuyorsunuzdur. Nedense...

Demirören'in tribün temizleme açıklamasının hemen ardından bugün bir bildiri yayınlarsınız. Takıma dönüyormuşsunuzdur. Protesto yapmayacak, takımı destekleyecekmişsinizdir. Bence de(!)

"Herkesi bazen, bazılarını ise her zaman kandırabilirsiniz. Ama herkesi her zaman kandıramazsınız."

Sizin logonuz yukarıdaki değil, aşağıdakidir.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

alttaki logo olmamış.. çarşı kim ne derse desin bi gelenektir. şahıslar çok öne çıksa da öyledir; gaflet baskın çıksa da şu günlerde, öyledir..

yakışmadı size.

Adsız dedi ki...

Kendilerini fesh ederek bu zamana kadarki en doğru icraatlarını yapmışlardı. Geri döndüler. Koltuk sevdası tatlı geldi. Demirören'deki, bu ülkeyi yönetenlerdeki koltuk sevdasından bahsediyorum. Çarşı da bunu yansıtıyor.

Çarşı da bir maşadır. Denizli maçında yaşananlar da "maşa değişimi"dir. Kötü olan şudur: Atölyeden yeni çıkan "kızgın maşa" çoluk çocuğa, kadınlara, birilerinden nemalanmayan Beşiktaş taraftarına değmiştir. Acıtmıştır. Bu durumda eski isyankar maşa, yeni maşa karşısında duramamıştır bile.

serkan dedi ki...

Stalker'ı anlıyorum..
Şu ana kadar hep iyi vesilelerle gündeme taşıdık Çarşıyı..Sol kimliği, ırkçı ve faşist söylemlere muhalefeti, çevreye olan duyarlılığı, orijinal pankartları-tezahüratları, takımı desteklerken büründükleri kimlik vb..
Bu unsurlarla bağdaştırdığımız bir "Çarşı" var evet..ama dünyada'ki tüm genellemelere olduğu gibi buna da karşıyım, yani biraz da bu grubun içini boşaltıp herkesin "Çarşı" olduğu bu ortamı yaratanların da suçuyla, çarşı'nın algınlanmasında sapla saman karıştı ve Ege'nin alttaki görseli bizlere rahatsızlık verdi.
Yukarıda bahsettiğim özelliklerle ve onlara karşı beslediğimiz hislerle bütünleştirdiğimiz "Çarşı" için bu görsel benim de içimi acıttı, ama sanırım Ege'nin hedefi farklıydı..
Maalesef bu organizasyon içinde çok yanlış kişiler, çok yanlış işler yaptılar ki Ege de bir kısmına değinmiş..ve yine maalesef, o organizasyon içinde (kendi algıma göre "çarşı" demeye dilim varmıyor onlara ama onlar da "çarşı") Ege'nin görselini fazlasıyla hak edenler var..

stalker dedi ki...

serkan,

öne çıakrdığın ve kimilerinin de sürekli vurguladığı politik kimlik inan ki benim ve çevremdeki beşiktaşlılar için tali bir mevzu. tribüne böyle bakmak türlü arızayı arkasından getirir. politika dediğimiz mefhum tutarlılık barındırır. tribündeki politizasyona böyle bakarsak ortaya rusyadaki nasyonal bolşevik parti benzeri bir ucube çıkar. çarşıyı bu noktadan bakarak tanımlamak yanlış. bileşenlerden biridir sadece. geçtim..

çarşı geleneği esasen tribüncülükle alakalı. pankart dili, tezahürat zenginliği, destek gücü, iyi gün-kötü gün ayırdetmez yapısı, anlık patlama yeteneği, kontra tezahürat becerisi, ege sezenin sürekli dillendirilmesinden yakındığı cevvalliği ve elbette kaybolan underground özelliği (en önemli başlık da budur bence)..

tribün yönetimden bilet alır, harçlık alır, deplasman harcırahı alır vs.. bunlar hayatın gerçekleri. ranttan filan girildi mi sinirleniyorum o yüzden. ne rantıysa bu. bakın bizim tribünden bmw cipe binip yanında 5 apaçisi olmadan sokağa çıkmayan gfb sefa gibi adam çıkmamıştır. öyle bir rant yok. potansiyel oalrak var, yılların hengamesi bundan. birileri birilerinin adamı olabilir, ancak tribün her zaman onun üstesinden gelmeyi başarmıştır. bugünkü kriz bundan kaynaklı. birkaç kişiyi aşamıyor tribün.

şunu da göz ardı etmeyelim, b insanlara inanılmaz bir baskı uygulanıyor. her taraftan. devletinden tut akla gelebilecek tüm mevki sahiplerine kadar. bunların en ufak falsosunu yakaladığında cezayı basıyor egemenler.

bizim tepkimiz ise bu iradesizliğe. yürü desen karagümrükü tükürüğünde boğacak gücün desteğin var arkanda. ama yapamıyorsun. hem yapmıyorsun hem yapamıyorsun. üzerine o kadar uyarıya rağmen saçma sapan bir bildiriyi temizlik gündemiyle beraber yayınlıyorsun. yemiyor tabii insanlar. bugün kıçıkırık bursa tribünleri milli maçta dalga geçiyor seninle. düştüğün yer burası. belirtildiği gibi birkaç kişi A'ya değil $'a tutunmuş. çarşıya buradan vurmak karanlığa ateş etmek gibi ama. sıkayım, mutlaka birine denk gelir. ben buna karşıyım. bu şizofrenik tepki de ondan.

serkan dedi ki...

"Tribündeki politizasyon" derken tribünlere siyasi bir misyon yüklenmesi değil benim de savunduğum hatta bu konuya son derece karşıyım. O sadece benim sempatimi kazanan nüansların üst başlığı olabilir.
Ama işte biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar..ve bu "fayda-rant" mevzusunun azı çoku, bmw jipi ya da moskova deplasmanı olmaz bana göre..
Gardını düşürdükten sonra sana yanaşan da karışan da çok olur.. belki senin için tali, benim için asli olan şeylerden biri tribünlerin bağımsızlığını korumak ve kendi başına hareket edebilen, herkesin kendini özgürce ifade edebildiği bir karmaşadan organize bir ses oluşturabilmek..Bilet alarak bağımsızlık gitmez belki ama "başkanlık senin kapalı bizim" derken daha en başta bir bağlılık-bağımlılık yaratmak kimin tercihiydi?
Bu bilet-tribün almalarla başlayan tavizler gün geçtikçe "sınırları çizen gruplar"ın kontrolüne bırakılan gruplaşmalara yol açıp benim önemsediğim bağımsızlığı ve başına buyrukluğa darbe vuruyor..Kafalarda tilkiler dolaşıyor ister istemez..
Rant ya da faydadan kasıt tabii ki "ulan adamlar tribüncülükten ev geçindiriyor, para kazanıyorlar" değil..
Senin de belirttiğin gibi o "aşılamayan" bir kaç kişinin de hala direnmesinin sebeblerinden biri de bu..

skiptomylou dedi ki...

Beşiktaş tribününün içinden olmadığım için eksik bildiğim şeyler muhakkak ki vardır ancak bana göre bu olayların en önemli sebeplerinden biri son birkaç yıldır Çarşı'nın artık underground olmaktan çıkıp medyada fazlasıyla yer bulmasıdır.

Rant, kavga vs her tribünde olan şeyler. Ancak yukarıda da dediğim gibi son birkaç senedir Çarşı'nın popülaritesini gereğinden fazla artırması bu çirkinliklerin daha da su üstüne çıkmasına sebep oldu. Bugün Türkiye'nin herhangi bir yerinde oturan Beşiktaşlı'nın Erdem Fora ismini ve bu kişinin icraatlerini bilmesi kadar abes bir şey yoktur bence.

Ayıplar örtülsün demeye getirmiyorum asla. Her tribünde temizlik şart. Çünkü rant olan bir tribün bağımsiz değildir. Rant demek rantı sağlayan kişiye gebe kalmak demektir, siz de hak verirsiniz ki gebe bir tribün sipariş tezahüratları yapan, sansüre uğrayan, vasıfsız bir tribündür.