13 Haziran 2011 Pazartesi

BJK 2011-2012 Orta Sahası






















Büyük umutlarla başlayıp hüsranla sonuçlanan sezonun ardından beklemediğim bir enerji ile başladı Beşiktaş transfer operasyonuna. Öncelikle yönetim risk alıp Tayfur Hocayla sözleşme yeniledi ve bana göre bunu çok çabuk yaparak en azından biçimsel olarak doğru yaptı. (Tayfur'un Beşiktaş'ın başına geçirilme süreci ise kupa finali ve sonucu ekseninde ayrıca değerlendirilmesi gereken uzun bir mevzu)

Oyuncu transferleri ise benim beklemediğim bir biçimde çok hızlı yapıldı ve hala da devam ediyor. Burada komitenin geçen sezon sıkıntısını çektiğimiz ve artık bir fenomen haline gelen "yerli kalitesi" konusuna odaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yabancı oyuncu kalitesinden memnun olan yönetim (ki defansif olarak bence yanılıyorlar), Türkiye ligi için elzem olan 5 yerli oyuncu konusunda Fenerbahçe ve Trabzon örneklerini de gözeterek büyük bir atılım içine girdi ve bir dizi türk statüsünde oynayacak oyuncu aldı. Bu oyuncuların yerli kalitesini mi yoksa yerli sayısını mı! arttıracaklarını ve ne denli katkı sağlayacaklarını tartışmak için biraz erken. Bu meseleye de transfer sezonunun sona ermesi ve oyuncuları Beşiktaş formasıyla en azından bir kaç kez hazırlık maçlarında izledikten sonra değinmeyi düşünüyorum zira Mustafa Pektemek ve Egemen dışındaki transferler için rahmetli Veday Okyar'ın sözü aklıma geliyor: "et mi balık mı anlamadım!"

Gelelim yazının asıl konusuna ve üstteki iğrenç paint terk çalışmamın aktörlerine. Uğur Meleke'nin yazının sonunda bağlantısını* bulacağınız, geride kalan sezon analizinde çok önemli bir tespiti var. Kendisi der ki: "Beşiktaş için sezonun anahtar sayısı: 594 top çalma
Demirören’in pahalı transfer politikası ve bol general tercihi, Beşiktaş’ı bir anlamda asiller takımına çevirdi. Sahadaki asker sayısı birin altına düşünce(!), siyah-beyazlılar ligin en az top çalan (594), en fazla top kaybeden (773) takımı oldular."

Bu rakamların birden fazla sebebi var. Schuster ile oynanmaya çalışılan oyunun sezonun ilk yarısındaki oyuncu kadromuzun kalitesinin çok üstünde bir oyuncu grubu gerektirmesi ve bizim buna sahada cevap veremememiz belki de en büyük etken zira takımın sürekli topu ayağında bulundurup rakip sahada baskı ile sürekli hücum düşünmesi ve bunun uygulanamaması sonucu ciddi top kayıpları yapıldı. Ancak, bu top kayıplarında ben bir ölçüde orta saha oyuncu tercihi ve Guti'nin giderek kötüleşen performansının da payı olduğunu düşünüyorum. Kendisini tartışmam, takıma katıldığı anda yaşadığım mutluluğu tarif edemem ve onu burada canlı görmekten dolayı yaşadığım gururu yadsıyamam fakat sezonun sonundaki inanılmaz fiziki düşüşü ve konsantrasyon kaybını göz önüne alında 2011-2012 kadrosu şayet 4-3-3 / 4-5-1 varyasyonu ile devam edecekse kendisinin kulübede oturup maçların son yarım saatinde çilingir hesabı devreye girmesinin çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

Evet: önümüzdeki sezon için üstteki top çalma / kaybetme istatistiklerini de göz önünde bulundurursak benim ortasaha adayım NEF yani Necip-Ernst-Fernandes! Bu üçlünün fizik kondisyon durumu oyun planımızı yürütmek için yeterli. Teknik kapasitelerinin tabii ki daha iyi olması lazım ama Ernst ve Fernandes iyi günlerinde olurlarsa Q7 ve Simao ile güzel işler çıkarabilirler. Geçen sezon 24 maç oynama şansı bulan (ki kendi gelişimi için Türkiye gerçekleri dahilinde muazzam bir rakam) Necibin aynı ivme ile devam edeceğini varsayarsak onun da katkısı olumlu olacaktır ofansif açıdan.Bu üçlünün defansif olarak dörtlü savunma bloğuna yeterli katkıyı sağlayacaklarından ise şüphem yok.

Burada bizi bekleyen tehlikeler şu aşamada Fernandes'in hala çözülemeyen transfer hikayesi (Fernandes'in ispanyol basınına yaptığı son açıklamalara göre olay hala çözülemedi) ve Guti'nin bu durumu ne derece sorun edip Tayfur'a ve camiaya yansıtacağı.

Bunları bekleyip göreceğiz. Şu aşamada gelecek sezonun hepimiz için iyi geçmesini ummaktan başka yapacak bir şey yok ve umarız bu sezon her şey yolunda gider..

2 yorum:

serdark dedi ki...

ortasaha tamam, defans/forvet nasil olacak. simao, q7 kanatlarda, ortada almeida. almeida'yla degisimli olarak bebe ve mustafa pektemek. kulaga fena gelmiyor ama, gene golsuzluk, gol sorunu en buyuk problem olacak bence. sag bekde ridvan bu sene formayi kapabilir (hilbert gidecek diye dusunuyorum) ortada sidnei (nedir, necidir bilmem) toraman, solda egemn ismail degisir, ekrem gene joker olur. Kisaca: defans=> orta halli anadolu takimi -- ortasaha=> fena degil -- forvet=> kisir --bence gene sampiyon olamaz bu takim.

serkan dedi ki...

STSL için bakacak olursak; kağıt üstünde pozisyon pozisyon oyuncuları karşılaştıralım mesela Trabzon'la..bence kesinlikle geçen sene de daha iyiydik, bu sene de öyleyiz. Yani oyuncu kalitesi olarak bu takım kesinlikle şampiyon olur (Sidei ve Bebe kolpa çıkmazsa) ama meselenin sadece oyuncu kalitesi olmadığı, bu sene 234652356. kere ispatlanmış oldu.
Forvet için tedirginliğini anlıyorum ve katılıyorum. Benim hayalimde hep 4 sene önceki Raul ya da bu günün Forlan'ı tarzında oyucular var bu kadroda görmek istediğim. Bizim artık yeni Ferdinand arayacak lüksümüz yok gibi camiaya bakacak olursak. bize direkt kalenin için o topu sokacak adam lazım.
Defans içinse ben genel kanının aksine esas sorunu sol bekte görüyorum. STSL için bu defans yine yeter (tabii Sidnei kolpa çıkmazsa) ama avrupa ligi için birazcık başarı isteniyorsa Hilbert'in çok iyi bir bek performansı göstermesinin yanında İsmail'in yerine adam gibi bi sol bek alınması lazım. Ben Hilbertten bile ümitliyim ama İsmail'den değil maalesef. Bence hilbert takımda tutulmalı. şu ana adam gibi bi bek o var takımda. Rıdvan hakkında konuşmak için çok erken.