8 Ağustos 2009 Cumartesi

Lig Başlangıcına Dair

Defanstan ve yenen golden başlayalım. İ. Akın'ın attığı gole dair bazıları tarafından yapılan Ronaldo benzetmesini abartılı buluyorum. Kendisi yetenekli bir futbolcu ama laubali olmayan bir defans o golü yedirtmezdi. Nitekim pozisyonun başlangıcı kolaylıkla karşılanacak bir yüksek toptan ibaret. Uyuyan takım savunmasında uyumayan Ernst'in de yapacağı fazla bir şey yoktu. Kaçırmamak için geriden gelerek şansını denedi ve çalım yedi. O durumda zaten topu alma ihtimali çok da yoktu. "Çalım ustası Yusuf'a bacak arası yaptı." diyenlere de şunu hatırlatırım. Yusuf'un asli görevi oraya kadar gelip hücumcuyu kovalamak değil ki aynı Ernst gibi, gevşemiş takımın hatasını kapatmaya çalıştı ve orada yapabileceği çok da fazla bir şey yoktu. Ferrari ise daha çabuk olmalıydı ve çalım yeme, penaltı yaptırma pahasına Ernst gibi yatarak müdahale etmeliydi. En azından daha agresif olmalıydı. Aslında kişiler bazında değerlendirmekten ziyade tüm takım savunmasına bakmak lazım. Başta belirttiğim gibi, bir anlık laubalilik, durumu, zor olmayan bir topu karşılayamamaya ve skandal bir gol yemeye götürdü. Mustafa Denizli ne kadar bağırsa çağırsa haklıdır. Her zaman zirveye oynayan ve Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek bir takım böyle basit bir gol yiyemez.

Hücum organizasyonlarında ciddi bir sıkıntı yaşadığımız bir gerçek. İBB gibi Fenerbahçe orta sahasından daha fazla basan bir takıma karşı kora kor mücadele bir noktaya kadar gidiyor, ek olarak daha fazla paslaşıp, teknik kalite olarak fark yaratmaya gidiyor nokta. Ernst ve Fink gibi sahada ne yaptığını bilen oyuncuları tamamlayacak ve pas otomatiğine katacağı yaratıcılık ve teknik kalite artı değerine sahip oyuncu eksikliği göze çarpmakta. Yusuf Şimşek, hem yetenekleri hem de olgun futbol mantalitesi ile bu tanıma uyuyor ama mevcut fizik performansı maçın geneli için bir güven noktası oluşturmuyor. Tello ise bu bölgenin oyuncusu değil, çünkü saha görüşü ve teknik kapasitesi farklılık yaratabilecek düzeyde değil. İlerideki kanatlarda "orta yapma" vasfı ile yer bulabilir. Nobre özverili mücadelesine rağmen düşük tekniği ile ileride güvenilir bir silah olmaktan uzak. Holosko ise bence çıkana kadar ileride rakibi en çok rahatsız eden futbolcuydu ama sırf tempoya ve birbirini bozmaya dayalı oyunda teknik olarak farklılık yaratamayan bir takımda ona topu verip bütün rakip defansı tek başına çökertmesi beklenmemeli. Böyle olduğu anlarda da duvara çarpar gibi defansa çarptığını gördük. Birilerinin onu pozisyona sokması gerekiyor ki bu kaliteli bir hedef santrafor ve yaratıcı değer üretebilen iyi bir orta saha blok ile mümkün olur.

Holosko sahada tutulmalıydı, en azından son 20 dakikaya kadar. Bobo ve Nihat performans olarak ona yaklaşamadılar bile. Nihat ve Bobo 45 dakikalık kondüsyonları bile olmadığını açıkça gösteriyorlar. Hayalet gibiler. Yusuf, bir şekilde oyundan alınacağı bilinen bir oyuncuyken onunla başlamak niye? Geçen sezonki gibi sonlara saklanan bir seçenek olsa? Rakip takımın da lig başlangıcı sebebiyle çok aman aman bir kondüsyonu olmadığına göre, dün akşam yine güzel bir solo görebilirdik. Bobo, hem yanlış yerde oynatılıyor çünkü bir açık hızında değil ve orta kabiliyeti sınırlı. Zaten isteksiz ve heyecansız. Adeta satılmayı bekliyor veya satılmamanın verdiği bir tepkisel durum söz konusu. Bilemiyoruz.

Erhan ve İsmail için pek eleştiri getirmek istemiyorum. Erhan kapasitesi yüksek olmayan, vasat bir oyuncu ama ortaya koyduğu emek takdire şayan. Dün tren gibiydi ama ileriden çok yardım alamayınca, kendisine yakınlaşıp onu hücuma dahil edecek gerekli partnerleri de pek bulamadı. Ekrem ve Toraman'ın takıma girmesiyle geniş kadroda alternatif yaratacaktır. İsmail ise kaliteli bir oyuncu olduğunu belli ediyor ve üstüne üstlük aynı Erhan gibi çok gayretli. Bu da umutları artırıyor. Ayrıca bu iki oyuncudan yola çıkarak takımın geneli için söylenmesi gereken önemli bir şey de orta yapamama sıkıntısı. Dün bu bağlamda pek çok şans yakalanmışken, yerden zayıf gelen ve rakip defansta eriyen toplar hayal kırıklığı yarattı.

Pas otomatiği ve göze hoşa gelen futbol oynamaya yönelik çabaya ilişkin birtakım olumlu sinyalleri bu maçta da gördüm. Tabii bu gördüklerim kısa süreler içerisinde ve kopuk kopuk meydana geldi. Yıldıray takviyesinden bahsediliyor ki sık sık sakatlanmayacak bir Yıldıray bu güzel ve organize oyun oynama çabasında olan takım için yukarıda belirttiğim gerekli tamamlayıcı parça olacaktır.

Son söz Ernst'e. Tuncay'ın bir yerlerde onun için şöyle bir yorumu var: "Türkiye'de futboldan anlayan tek oyuncu." Bu cümleyi şöyle açıklamak lazım. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru işi yapan futbolcudur Ernst. Ben de bu bağlamda Türkiye'de bir benzerini daha görmüyorum. Dünkü maçtan farklı birkaç örnek de bunu özetliyor. Çalışılmış olduğu belli bir İBB duran top organizasyonunda bütün takım uyuşuk vaziyette iken gitti topu çaldı. Birkaç tane kontra girişimini temiz müdahalelerle kesti. Bekletmeden akıllıca attığı bir iki derin top var ki kendini oyun kurucu zanneden zibidileri kolçaklı sandalyeye oturtup izletirim. Son olarak da sağ çizgiye inip arkaya doğru kestiği topla da öyle orta yapılmaz böyle yapılır dedi. Kısacası yine geniş bir dairede oynadı, yine bütün maç koştu, mücadele etti ve bütün bunları yaparken daima aklını kullandı.

6 yorum:

serkan dedi ki...

Açıkcası goldeki hata dağılımı konusunda Ernst yorumuna katılmıyorum. Bu takımda maç öncesi takımın defans özellikleri ön planda olan bir oyuncusu olarak, karşı takımın tek silahının özelliklerini bilerek sahaya çıkman lazım. Ernst eğer İbrahim Akın'ın hayatı boyunca o açıdan sağ ayağı ile şut çekmediğini bilseydi, o pozisyonda kayıp pazara gitmezdi. Bence Erhan ya da İsmail orada kaymazdı, ayakta müdahale denerlerdi. Ernst bence İ.Akın hakkında hiç bir şey bilmeden sahaya çıktı, bu da ona BJK kariyerindeki ilk eksimi yazmama neden oldu ki bence büyük bir hatadır bu.

Onun dışında bence ilerideki günlerde bizi ciddi problemler bekliyor:

1) Stoper sorunu: Erhan hakkında düşüncem değişmedi. Stoper oynayacak bir fiziği yok. Vasat bir sağ bek olur. Bu nedenle TSL-ŞL-Kupa mecralarında yola sadece 3 stoper ile devam edicez. Tuna Üzümcü kadaroda kalsa daha iyi olurdu.

2) En büyük mesele bu aslında. Formasyon, oyuncu yapısı uyuşmazlığı. Holosko hakkındaki şüphelerim artarak devam ediyor. Önüme atın ben yopu kovalayayım stilinden vazgeçmediği gibi bunu eskiye göre daha da kötü yapıyor Fb ve İbb maçlarındaki görüntüye göre. "Bobo ve kenar hücumcusu olma sorunsalı" ayyuka çıktı artık. Nihat ne zaman aramıza katılır bilemiyorum..

işler iyi gözükmüyor, tek ümidim yine fizik olarak belli bir seviyenin üstüne çıkıp geçen seneki gibi bu potansiyelimizle 90 dakika oyunun içinde kalmayı başarmamız..

Adsız dedi ki...

Ernst'in o pozisyonda pek fazla seçeneği olmadığını söylemiştim. Senin argümanında eksik olan şeyse İ.Akın'ın direkt kaleye gidiyor oluşu... Mutlaka şut atması gerekmiyordu. Ernst yapabileceğini yaptı ama pozisyon ve hamle avantajı kendisinden çok daha süratli İ.Akın'daydı. Bu noktada İ.Akın kaçtığı anda İ.Akın'a göre kaleye daha yakın ve onun hareket alanında bir oyuncumuz ona karşı yakın pozisyon almalıydı. Tekrar söylüyorum, Ernst orada geriden geliyordu açığı kapatmaya çünkü takım bir anda uyumuştu.

Holosko daha iyiye gidecektir, unutmayalım ki fiziken o da tam olarak hazır değil. Nihat ve Bobo'dan farklı olarak takım savunmasında belli bir paya sahip, gidiyor geliyor. Ama dediğim gibi birilerinin onu oyuna sokması gerekecek. Çünkü çalım yeteneği yok, fizik gücüyle tank gibi davranıp önüne geleni de sürükleyemez. Bunlar olmayınca salt hız ile kendi başına pozisyon yaratabilen bir oyuncu olmaktan uzak.

Erhan konusunda söylediklerine katılıyorum. Ekrem ve Toraman takıma girdikten sonra büyük olasılıkla kendine yedek bankında yer bulur.

Dediğin gibi takımın stoper rotasyonu dar. Orta sahada da şu için çok alternatifimiz yok. Ayrıca şu an takımın en hazır ve efektif oyuncuları Sivok-Ferrari-Ernst-Fink. Epey alternatifsizler ve bir ay sonra takım yoğun bir maç programına giriyor.

Tuncay dedi ki...

serkan, seni allahin varligiyla ilgili bi deney olarak kullanmak istiyorum.

eger onumuzdeki 3-5 gun icinde ernst'e laf ettigin icin carpilmazsan, cubbeli ahmet hoca bile ateist olur

Adsız dedi ki...

Ahahahahahaha

serkan dedi ki...

Ernst!! sözüm sana..
bak uğrunda kankalarımla kavga ediyorum, Giunti'ye bile bu kadar destek vermediler, akıllı ol, bir daha sliding tackle öncesi üç kere düşün :))

pissed dedi ki...

puahahaha, tuncay on numarasin :)